Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği (ÇCSİB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Abdulhamit Akçay, INTERCEM Konferansı’nda yaptığı konuşmada, Türk çimento sektörünün yılın ilk sekiz ayında tonaj bazında yüzde 22’lik ihracat artışı kaydettiğini belirtti. Akçay, bu güçlü performansa rağmen enflasyonist TL maliyetleri ile baskılanan dolar kuru arasındaki makasın kârlılığı “sürdürülemez” bir noktaya getirdiğini vurgulayarak, “En büyük beklentimiz kurun serbest piyasa koşullarında belirlenmesi,” dedi.
Uluslararası çimento endüstrisinin en önemli buluşmalarından biri olarak kabul edilen INTERCEM Konferansı, 50’den fazla ülkeden 500’ü aşkın üst düzey sektör temsilcisinin katılımıyla 10. kez İstanbul’da gerçekleştirildi. ÇCSİB iş birliğiyle düzenlenen etkinliğin açılış konuşmasını yapan ÇCSİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Abdulhamit Akçay, sektörün küresel pazardaki konumu, karşılaştığı maliyet baskıları ve lojistik riskler hakkında kritik değerlendirmelerde bulundu.
Akçay, 2025’in ilk sekiz ayının küresel belirsizliklerin gölgesinde geçtiğini, en büyük ithalatçı ABD’de iç talebin düştüğünü ve Çin’de gayrimenkul sektöründeki sorunların ithalatı durma noktasına getirdiğini belirtti.
Bu zorlu küresel konjonktüre rağmen Türk çimento sektörünün güçlü bir performans sergilediğini vurgulayan Akçay, şu teknik verileri paylaştı: “Türkiye, dünya çimento ihracatının yüzde 10’unu, Akdeniz bölgesinden yapılan ihracatın ise yarısından fazlasını tek başına gerçekleştiriyor. Dünyanın en büyük ithalatçısı olan ABD’nin ithalatındaki payımız yüzde 30 seviyesinde. Yılın ilk sekiz ayında, ABD’nin toplam ithalatı düşerken biz ABD’ye ihracatımızı tonaj bazında yüzde 13 artırmayı başardık.”
Akçay, bu başarıyı Türkiye’nin güvenilir tedarikçi konumuna, tarifelerdeki değişikliklere ve jeopolitik kaygılara bağladı. Ayrıca Batı Afrika’da artan talep ve Mısır gibi geleneksel tedarikçilerin iç talebe yönelmesinin, Türkiye’nin yüksek kapasitesi sayesinde spot bazda ciddi satışlar yapmasını sağladığını ekledi. Avrupa’da ise İtalya (restorasyon projeleri), İngiltere, Yunanistan ve Romanya pazarlarında büyüme kaydedildiği belirtildi.
Sektörün ihracat hedeflerine de değinen Akçay, 2024 yılında 1,1 milyar dolar olan ihracat tutarını, 2025 yıl sonu itibarıyla yüzde 18 artışla 1,3 milyar dolara; tonaj bazında ise 19,1 milyon tondan yüzde 20 artışla 23 milyon tona ulaştırmayı hedeflediklerini açıkladı. İlk sekiz aydaki yüzde 22’lik artışın bu hedefleri desteklediğini belirtti.
Ancak Akçay, bu hacimsel başarıya rağmen sektörün en önemli sorununun kârlılık olduğunu net bir dille ifade etti: “TL maliyetlerimiz enflasyon oranında, hatta kimi zaman üzerinde artarken diğer tarafta zayıf dolar kuru, bizim gibi ihracatçı sektörleri olumsuz etkiliyor. En büyük beklentimiz, kurun serbest piyasa koşullarında belirlenmesi. Aksi halde bu tablo sürdürülebilir değil.”
Konuşmasında küresel ticarette yeni bir riske dikkat çeken Akçay, 14 Ekim’den itibaren ABD’nin Çin bağlantılı gemilere uygulayacağı yeni liman ücretlerinin navlun fiyatlarında dramatik artışlara yol açabileceği uyarısında bulundu. Akçay, “Çin yapımı, Çin bayraklı veya Çinli operatörler tarafından işletilen gemilerin ABD limanlarına yanaşmaları halinde tonaj başına artan oranlarda vergi uygulanması öngörülüyor. Açıklanan 55 bin ton sınırı nedeniyle sektörümüzün doğrudan etkilenmeme ihtimali yüksek olsa da bu düzenlemenin navlun fiyatlarında dramatik artışlara yol açması söz konusu,” dedi.
İç pazara da değinen Akçay, deprem bölgesindeki yeniden yapılanma çalışmalarına rağmen birçok bölgede daralma yaşandığını ve yılın ilk beş ayındaki büyümenin yüzde 2 ile sınırlı kaldığını, bu daralmanın ihracatla telafi edildiğini belirtti.
2026 yılı için iyimser olduklarını ifade eden Akçay, ABD’de beklenen faiz indirimlerinin inşaat sektörünü rahatlatacağını ve Türkiye’nin ihracatında yüzde 10 gibi belirgin bir büyüme beklediklerini söyledi. Ayrıca, doların küresel piyasalarda değer kaybetme olasılığının, emtia fiyatlarını (klinker ve çimento) yukarı yönlü baskılayacağını öngördüklerini belirtti.
Akçay, sözlerini sektörün gündemindeki diğer teknik başlıklarla tamamladı: “Kârlılık kadar yeşil dönüşüm, enerji verimliliği ve dijitalleşme de gündemimizde. 2026 itibarıyla kademeli olarak devreye girecek Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na (CBAM) yönelik hazırlıklarımızı sürdürüyoruz.”